Logoterapi ve Varoluşçu Analiz

Biriktiricilik Bozukluğu (İstifçilik) Nedir?

İstiflemek düzgün bir biçimde üst üste yığmak, stok etmek anlamlarına gelmektedir. Bir belirti olarak istiflemek gelecekte bir gün işe yarabileceği düşüncesiyle belli bazı nesneleri biriktirmeyle başlarken bir ruhsal hastalık olarak istifleme bozukluğu değeri olmayan, işe yaramaz her şeyi biriktirmeye kadar gider. Bazen bu belirtilere evcil hayvanların biriktirildiği atipik belirtiler eşlik edebilir.

Biriktiricilik bozukluğu olan bir kişi, eşyalardan kurtulma düşüncesinde sıkıntı yaşamaktadır. Aşırı değer birikimi, gerçek değerden bağımsız olarak gerçekleşir. İstifçilik genellikle, evlerin doldurulabildiği kapasiteye kadar dolmasına sebep olabilmekte, sıkışık yaşam koşulları yaratabilmektedir. İstiflenen yığınlardan ötürü evdeki yaşam alanları kısıtlanabilmektedir. Tezgâh, lavabo, soba, masa, merdiven ve hemen hemen tüm diğer yüzeyler genellikle eşyalarla doldurulur. Evin içerisinde yer kalmadığında garaj, bahçe ve diğer depolanabilecek yerlerde kullanılabilmektedir. İstifleme davranışı hafif ya da şiddetli arasında değişmektedir. Bazı durumlarda, istifçiliğin yaşamınız üzerinde fazla bir etkisi olmayabilir, bazı durumlarda ise günlük işleyişinizi ciddi şekilde etkilemektedir.

Temel Özellikler:

  1. Aşırı Biriktirme: Kişi, gereksiz veya işlevsel olmayan eşyaları biriktirir. Bu, giysi, kağıt, yiyecek veya diğer nesneleri içerebilir.
  2. Atma Zorluğu: Eşyaları atmak ya da başkalarına vermek, yoğun kaygı ve rahatsızlık yaratır.
  3. Yaşam Alanının Daralması: Biriktirilen eşyalar, evin içinde hareket etmeyi zorlaştırabilir ve yaşam alanını daraltabilir.
  4. Duygusal Bağlar: Kişi, biriktirdiği eşyalarla duygusal bağlar kurar ve onları kaybetme korkusu taşır.
  5. Sosyal ve İşlevsellikte Azalma: Bu durum, bireyin sosyal hayatını, işlevselliğini ve genel yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.

Psikoterapi, biriktiricilik sendromunun tedavisinde önemli bir rol oynar. Bireyler, terapistler aracılığıyla geçmiş travmalarını keşfedebilir, duygusal bağlarını sorgulayabilir ve sağlıklı başa çıkma mekanizmaları geliştirebilirler. Biriktiricilik bozukluğu, varoluşsal yaklaşım açısından, bireylerin kimlik, anlam ve değer arayışlarıyla ilişkilidir. Bu perspektiften, eşyaların biriktirilmesi, bireylerin yaşamlarının anlamını yitirdiğinde veya kaygı duyduklarında bir tür kontrol ve güvence sağlama çabası olarak görülebilir. Eşyalar, geçmişteki deneyimlerin ve anıların somut birer temsilcisi olarak algılanabilir, bu da kaybetme korkusunu artırır. Varoluşsal yaklaşım, bireylerin bu bağlamda anlam arayışlarını keşfetmelerine ve öz farkındalık geliştirmelerine yardımcı olabilir.